Balonda Yaşamak

Son zamanlarda bir çok arkadaşım (özellikle de sosyal medya üzerinde) ülkenin halinden nefret ediyor. Türkiye’nin bu kadar rezalet yönetilmesine rağmen neden hala AKP iktidarının %50’ye varan oyla başa tekrardan gelebildiğine şaşırıyor ve kendine ve başkalarına açıklamak için nedenler bulmaya çalışıyor.

İşin ilginci de, bu insanların (ve benim tabii ki) bütün sosyal medya arkadaşları da öyle düşünüyor! Çevresinde AKP yandaşı fikir üreten o kadar az kişi var ki, insanlar haliyle son seçimlerin nasıl böyle sonuçlandığına inanamıyorlar.

İşte bu, herkesin kendi balonunda yaşadığının en önemli göstergesi.

İnsanlar haliyle en rahat olduğu ortamlarda hareket etmeyi tercih ederler. Rahat kavramı birçok nedene bağlı olabilir: Kültürel, dinsel, ailesel, yemeksel, iklimsel, vs… Örneğin kabaca: islam dinine bağlı, sıcak iklimde büyümüş, haftasonlarını aile yemekleri içinde geçiren bir insanın, başka dine bağlı, buz gibi bir ülkede, kendi başına izole yaşaması düşük ihtimalli bir tercihtir.

Tercihlerimiz her zaman bize bağlı olmayabilir ama sosyal medya gibi kendimize kolaylıkla uydurabileceğimiz bir ortamda, bize rahat gelmeyen fikirleri olan insanları silerek, çok kolay bir şekilde sevdiğimiz parametrelere uyan bir ortam yaratabiliriz. Sonuçta birisi her dakika AKP’yi öven bir Facebook post’u yapıyorsa, siz de bundan rahatsız oluyorsanız, bu kişiyi listenizden silersiniz, olur biter.

Ama bunu yaptıktan sonra sonuclarına da katlanmanız, bizbize takıldığınızı unutmamanız gerekiyor. Aynı şey sizin balonunuzun dışında ve kendi balonu içerisinde yaşayan insanlar icin de geçerli. Herkes birbirine aynı seyleri anlatıp duruyor ama kimse balonunun dışını etkileyemiyor.

Demokrasi tamamen rakamlara dayalı olduğu icin balonunuzda istediğiniz kadar davul çalın, diğer balon dinlemiyor. Ya balonunu patlat, ya da olanlara şaşırma. Kalın saglicakla.

(Picture credit: The boy in the bubble)